18 Mart 2010 Perşembe

İnkarcıların Fiili Saldırıları

İnkarcı topluluklar, tarih boyunca iman edenlerin Allah yolunda olmalarını, dini yaşamalarını ve tebliğ yapmalarını kendi batıl dinleri açısından bir tehlike olarak görmüşlerdir. Bu nedenle de çoğu zaman inananları yıpratmak için, yukarıda bahsettiğimiz gibi alay ve iftira gibi yöntemlere başvurmuşlardır. Bunların yetersiz kaldığını gördüklerinde ise tehdit, hapsetme, işkence etme ve yurtlarından zorla çıkarma gibi çeşit çeşit yollar denemişlerdir.

Müminlerin bu insanlar ile yaptıkları mücadelede zaman zaman gördükleri kötü muameleler inkarcı topluluğun azgınlığının bir göstergesidir. Buna karşın müminler karşılaştıkları bu tarz tepki ve uygulamaları her zaman hayır gözüyle değerlendirmişlerdir; başlangıçta kötü görünen olaylarda Allah'ın pek çok güzel sonuç dilediğinin farkındadırlar. Gerçek iyilik ve hayra ulaşmanın zor anlarda sabretmeyi ve tevekkül etmeyi gerektirdiğini iyi bilirler. Allah Müslümanların bu güzel özelliğini bir ayetinde şöyle bildirmiştir:

. Ama iyilik, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar, doğru olanlardır ve muttaki olanlar da bunlardır. (Bakara Suresi, 177)

Ahzab Suresi'nde, Peygamberimiz (sav) döneminde yaşanan bir olayın anlatıldığı kıssayı tefekkür ettiğimizde de bu güzel hikmetlerin bir kısmını bulabiliriz. Söz konusu vakada, inkar edenler tarafından her yönden kuşatılan müminlerin sınandıkları ve şiddetli bir sarsıntıyla sarsıntıya uğratıldıkları bildirilmiştir. Böylesine zorlu bir imtihan ortamında ise münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunanlar çeşitli bahanelerle kaçarak kendilerini belli etmişlerdir.

İşte böyle bir zorluk anı sayesinde mümin topluluğunun içinde uzun zamandır gizlenen, kalplerinde hastalık bulunan kişiler ile münafıklar ortaya çıkmıştır. Adeta insan bedeninde gizlice gelişen bir kanser gibi sinsi bir yapılanma, böyle bir güçlük anında dağılmıştır. Allah'ın rahmeti ve desteği müminler üzerinde tecelli etmiştir. Bu olayda, münafıkların çirkin tavrına karşılık müminler karşılaştıkları zorlukta büyük hayırlar olduğunu görmüş, Allah'ın ayetlerini yaşadıkları için imanları güçlenmiş ve Allah'a olan bağlılıkları artmıştır:

Müminler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: "Bu, Allah'ın ve Resul'ünün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resulü doğru söylemiştir." Ve (bu) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı. (Ahzab Suresi, 22)

Bu örnekte görüldüğü gibi, zorlu bir olay müminler için büyük bir hayra dönüşürken, bu hayrı takdir edemeyen hastalıklı insanların daha da inkara sürüklenmelerine neden olmuş ve onların aleyhine dönmüştür. Ayrıca bu olayda mümin topluluğun kötülerden arınmasının yanı sıra, bir başka hayırlı yön olarak onlara zarar vermeye çalışan inkarcıların da tüm gayretleri boşa çıkmıştır. Ahzab Suresi'nde, inkarcıların hiçbir hayra ulaşamadan, kin ve öfkeleri içinde geri çevrildiği şöyle haber verilmiştir:

Allah, inkar edenleri kin ve öfkeleriyle geri çevirdi, onlar hiçbir hayra varamadılar. (Ahzab Suresi, 25)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder